Artvin’in çekim gücü…
Bunca vasfının yanında bundan böyle Artvin dendiğinde aklımıza mütevazilik de gelecek. Çünkü gidene kadar bilmiyorduk, tanımıyorduk kendisini. Kalkıp gidince bir güzel ağırladı, gönül gözümüzü doyurdu, biz melun melun arkamıza bakarken yine gelin iki gözüm diye uğurladı. Başımızı döndüren yeşil abiyesi ve misk-i amber doğasına yine kalkıp gidesimiz var yazarken bile. Ve can-ı gönülden itirafımızdır, sadece Artvin’i değil memleketin her yerini çokcana seviyoruz. Kollarımızı uzatıp kaslar genleşene kadar açıp çokkkkk yaparak seviyoruz.
Artvin gezilecek yerler listesine gelince, biz bir sıralama yapmadık. Vaktiniz elverdiğince rotanıza eklersiniz diye düşündük.
Mençuna Şelalesi
Mençuna Şelalesi, Artvin gezilecek yerler listesini yaparken ille de gidilecekler diye ayrı bir kategori açılıp üzeri sarı turuncu fosforlu kalemlerle çizilecek, kocaman ünlemlerle işaretlenecek kadar güzel. Hani bize güzel geldi, size nasıl gelir bilemeyiz dedirtmeyecek kadar net söyleyeceğiz ki ‘muhteşem’.

Artvin’e bağlı Arhavi ilçesinde bulunan ve kent merkezine 80, Arhavi’ye 15 kilometre mesafede olan Mençuna Şelalesi’nin çevresi çay dolu yamaçlarla ve ormanlarla çevrili. Hedefe odaklı, azimli, kararlı bir insansanız Mençuna Şelalesi yolunda buna kanıtlamak için uğraşacaksınız. Çünkü yollar bir süreden sonra araçtan inerek 800 metre tepe bayır tırmanmayı gerektiriyor. Bu tırmanış yarım saat kadar sürüyor. Ayaklarınızın kaydığı yerler oluyor, dur soluklanayım dediğiniz yerler oluyor, biraz yukarılardaki banklardan zor kazındığınız zamanlar oluyor. Siz yukarı çıkarken aşağı inenler kalan mesafeyi sizdeki performansa göre yorumlarken, yukarıda bekleyen sürprizler için de vallahi yorulmaya değer diye gaz veriyor.
Muhteşem bir güzellik!
Yazın en sıcak aylarında bile çağlayan bu güzelliğin kar sularının yamaçlardan süzüldüğü Nisan ve Mayıs aylarında bir başka güzel olduğu söyleniyor. Hatta insan suyun sesinden konuştuğunu duymazmış, öyle deniyor. Yaklaşık 100 metre yüksekten kapkara kayaları okşayarak inen şelale, vadi tabanında bir göle dökülüyor. Sonra ikinci bir şelaleyle yoluna devam ederek Kamilet Deresi’nin trafiğine karışıyor. Alçaktaki ikinci şelalenin üstünden karşı tarafa bağlanan ahşap asma köprü ise MençunaŞelalesi‘nin boynundaki kolye. Seyrüseferinden keyifleneceğiniz, bol fotoğraf çekeceğiniz bu köprüden ya da bilek hizasında suların örttüğü kaygan kayalardan karşıya geçebiliyorsunuz. İsterseniz yukarıdaki gölde yüzebiliyor, şelalenin altında akışa teslim olabiliyorsunuz. MençunaŞelalesi‘nde zaman oldukça işlevsel çalışıyor. Öyle ki zihin detokslanırken, ruh özgürleşirken, ayakların bir türlü kalkıp gidesi gelmiyor.
Haa bu arada, Artvin gezilecek yerler rotasındaki Çifte Köprü‘den geçiyorsunuz Mençuna Şelalesi‘ne gelirken. Rize’den geldiğinizi var sayarsak Arhavi’ye yaklaştığınızda ilçeye girmeden Ortacalar levhasından dönmeniz gerekiyor. MençunaŞelalesi‘nin levhaları bu sapaktan sonra karşınıza çıkmaya başlıyor.
Çifte Köprü
Bazı kaynaklara göre 18. yüzyılda, bazılarına göreyse 14. yüzyılda yapılmış Çifte Köprü. ‘İkiz Köprü’ diyenler de var. İki derenin birleştiği kavşakta konumlanan bu köprüler eğimli; Üzerinde yürürken kendinizi bir köprüde yürür gibi değil de zorlayıcı bir parkurda yürümeye çalışır gibi hissediyorsunuz. 80 metrelik bir uzunluğa sahip köprülerin kesme taş işçiliği çok muntazam. Karadeniz Bölgesi’nin geçmiş zamanda sık sık doğal afetlere ve standart üstü yağışlara maruz kalmasına rağmen hala sağlam, Ortaçağ kalelerine giden köprüler kadar da etkileyici. Artvin gezilecek yerler arasında öncelikli bir yere sahip ve Arhavi merkeze 10 kilometre mesafedeki köprüler fotoğraf çektirmek için de mükemmel bir fon.
Cehennem Deresi Kanyonu
Eğer yanınızda küçük çocuğunuzla seyahat ediyorsanız, Artvin gezilecek yerler arasındaki bu kanyonu gezerken zorluk çekebilirsiniz. Çünkü ilk geçiş yolları oldukça dar ve iki yanınızdaki yüksek kayalar sizi yüksek duvarlar arasındaki bir labirentten yürüdüğünüzü hissettiriyor. Gerçi girişindeki dar yolu atlattıktan sonra daha rahat yürüyebileceğiniz ve bitki örtüsü görebileceğiniz geniş bir alanla karşılaşıyorsunuz. Biz kayadan yılan düşer, haşere sokar gibi korkular yaşadığımızdan çocuklarla fazla ilerleyemedik.
Sıradan bir kanyon da değil Cehennem Deresi Kanyonu. Yani heyecan seviyorsanız Artvin gezilecek yerler rotanıza ekleyebilirsiniz. Yarım kilometre kadar uzayıp giden, yaklaşık 200 metre yüksekliğindeki dik kayalardan bir de ABD’nin Arizona eyaletinde olduğu ve büyüklük açısından Arizona’dan sonra dünya ikincisi olduğu söyleniyor. Buranın pek bilinmemesi, bazı bilenlerin de tuvalet gibi kullanması nedeniyle oldukça bakımsız bulacağınız kanyon, gelişime ve turizme hazırlanıyor diye duyumlar aldık. Çin’deki gibi cam bir köprü yapılması, mağaralar ve dik kayaların sporcular için etkinlik rotalarına dönüştürülmesi planlanıyor.
Artvin gezilecek yerler rotanızı Ardanuç’a çevirdiğinizde ilçenin hemen girişinde kanyon tabelalarını göreceksiniz. Ardanuç ile Cehennem Deresi Kanyonu arasındaki mesafe ise 6,5 kilometre.
Karagöl (Borçka)
Artvin gezilecek yerler arasında en romantik, en cennet, en dingin yer, Borçka sınırlarında bulunan Karagöl. Milli park statüsündeki göl alanı dağların arasına saklanmış ve bu sebeple de çok şükür temiz kalmış. Çok da eski değil, yaklaşık 200 yıl önce oluşan bir erozyon gölü olan Karagöl, Aralık Yaylası da denilen Klaskur Yaylası’na oldukça yakın.
Artvin merkeze yaklaşık 60 kilometre, Borçka ilçesine ise 27 kilometre mesafede ve 1550 metre rakımda olan Karagöl Milli Parkı, bizim memlekette böyle yerler var mıymış dedirtiyor adeta. Bol yağmur alan bir coğrafya olduğundan zengin bir ekosisteme ve yaban hayatına sahip Karagöl Milli Parkı 368 hektarlık bir alana yayılıyor. Bu alanın 5 hektarını ise göl alanı oluşturuyor.
Şavşat Karagöl
Kalp şeklindeki bu muhteşem gölle diğer Karagöl arasında seçim yapmak zor. İkisinde de göz-gönül doyuyor, ikisine de kokla kokla doyulmayan yeşillik gölge ediyor ve her ikisini de çevreleyen güzel bir yürüyüş yolu var. Sahara Milli Parkı içindeki bu göl de diğer Karagöl gibi kamp yapmak ve fotoğraf çekmek için ideal.

Şavşat ilçesine 25 kilometre mesafedeki göl, yamaçlardan kopan kayaların vadi ağzını kapamasıyla oluşmuş. Çanak şeklindeki 5 hektarlık alana ise zamanla en derin yeri 33 metre olan sular dolmuş.
Artvin’in Karagöl’leri hakkında…
Ülkemizde, özellikle de biz Marmaralıların bölgesinde biraz inziva, biraz dinlence, biraz huzurun adresi Abant Gölü’dür ya hani; hani her mevsim farklı görünür, farklı hissettirir ya; Abant’a saygısızlık olmazsa her iki Karagöl’ü de en ama enlerle başlayan iltifatlara boğacağız. Şimdiye kadar birçok göl görmüş olsak da, buranın yaydığı atmosferi alıp baş köşeye koyacağız.
Doğu Karadeniz’e karavanınızla gelmişseniz ya da çadır kuracaksanız belki de en unutamayacağınız konaklama noktaları burası. Göl kıyısına sıfır konaklama yok, ancak orman içinde belirli kamp alanlarında bu mümkün. Dilerseniz göl güzergahındaki otellerden, pansiyonlardan rezervasyon yaptırabilirsiniz. Biz bayram dönemi gittiğimizde boş yer yoktu, olan da aşırı pahalıydı. Sanırsak rayici belirleyenler de her yerde karşımıza çıkan Arap turistlerdi.
Günübirlik geldiyseniz, tahta piknikçi masalarına oturup çayınızı yudumlayabilir, alanın içindeki restoranda da yiyecek içecek bulabilirsiniz.
Milli Park alanlarına cüzi bir ücret ödeyerek giriyor, içeride bulunan otopark için ayrıca bir ödeme yapmıyorsunuz.
Karagöl’e ne zaman gidilir, ne yapılır?
Bu sizin tatil takviminize, ruhaniyetine ve meşgalelerinize bağlı. Örneğin profesyonel fotoğraflar için en uygun mevsim sonbahar. Doğanın renkten renge girdiği ve hüzün giydiği bu mevsimde, özellkle de Ekim ayı en kaçırılmayacak zamanlar. Sukunet arıyorsanız herkesin tatil olduğu zamanlar yerine hafta içini tercih edin. Göl çevresinde ahşap düzeneklerle desteklenmiş bir yürüyüş parkuru var. Kulağınıza üfleyen müzik eşliğinde suyun etrafında turlamak, özellikle de kalabalık değilse muhteşem anlar yaratıyor. Romantizm istiyorsanız o da var. Gölde bir sandal kiralayıp kürek çekmek ve arada kürekleri bırakıp ayakları suya sallandırmak müthiş keyifli. Hava günlük güneşlik ve de düğün mevsimiyse fotoğrafçısını kapıp gelen gelin-damat konvoylarıyla her daim karşılaşabilirsiniz.
Doğanın düğün yeri Macahel!
Artvin’in en güzel yönü, gezginine burayı ilk ben keşfettim hazzı vermesi. Artvin’de, Karçal Dağları’nın eteklerindeki Macahel sanki ilk çıkan sizmişsiniz gibi ruhunuzu şımartan bir vadi. Öylesine doğal, öylesine yeşil ve öylesine gökyüzüyle karışık ki zorlu yolun da, üşüten soğuğun da nazını seve seve çekiyorsunuz.
Macahel UNESCO tarafından tescillenmiş, ülkemizin ilk biyosfer alanı olmasıyla da doğaseverlerin bildiği tanıdığı bir Artvin vadisi. Güzelliğini koruma sırrı ise yükseklerde ve kolay erişilmez olması. Macahel’i Artvin gezilecek yerler rotanıza eklediyseniz, yolunu biraz göz korkutucu bulduğumuzu söyleyelim ve akşam 5’ten önce çıkın ve inin, sonra sis yüzünden önünüzü göremezsiniz diye uyaralım. Ama şunu da ekleyelim; Karadeniz’de yayla görmek istiyorsanız hemen hemen bütün yayla yollarının bir yanı uçurum bir yanı tepe. Eğer gittiğiniz mevsim kış değilse ve arabanız da yerden yüksekse zor da olsa çıkabilirsiniz merak etmeyin. Çıktığımıza değer mi, peki ne göreceğiz Macahel’de diyenlere; bundan sonraki satırlar size…
Macahel’de ne var?
Gürcüce olan adı Türkçede el-bilek anlamına gelen Macahel, hepsi Borçka’ya bağlı 6 köyden oluşuyor. Bu köyler Camili, Kayalar, Efeler, Düzenli, Maral ve Uğur. Aslında tüm bölge 93 Harbi’ne kadar 18 köyden oluşuyormuş ama Cumhuriyet öncesinde Türkiye-Rusya arasındaki sınır anlaşması uyarınca 12 tanesi Gürcistan’a dahil edilmiş. Sınır olayında halk referandumu yapıldığı ve halkın isteğinin gerçekleştiği biliniyor. Yani 12 köy kendi iradeleriyle Gürcistan’a bağlanmak istemiş.
Gürcistan, bizim taraftaki yukarı Macahel’in en yakın komşusu olduğundan, özellikle kış aylarında bölge iklimi çetinleştiğinde hamileler ve hastalar komşunun hastanesine gidiyor. Çünkü Gürcistan’a girmek Borçka’ya gitmekten daha kolay. (Burada iki devlette resmi prosedürlerde mutabık kalmış ve böyle durumlarda giriş çıkışta problem yaşanmıyormuş) Misal ise Gürcistan sınırına sadece 150 metre uzakta olan Camili Köyü.
Camili Köyü (Macahel’in merkez Köyü)
Macahel’in el-bilek anlamı taşıyan adında ‘bilek’ Camili Köyü’yken, bileğe bağlı el anlamını taşıyan diğer köyler de beş parmağı temsil ediyor. Dilerseniz Camili Köyü‘nde konaklayabiliyor ve yakın civardaki yaylaları keşfedebiliyorsunuz. (Beyazsu ve Gorgit yaylaları Camili’ye yürüyerek yaklaşık 1,5 saat mesafede ama rehbersiz gidilirse kaybolma ihtimali varmış) Köyde en hatırınızda kalan Ahşap Camii oluyor. Bu cami İremit Camii olarak da biliniyor ve Gürcü sınırına 3 kilometre mesafede bulunuyor. Neredeyse 170 yıl önce yapılan caminin içini gezebiliyor, kök boyasıyla yapılmış iç süslemelerini ve ilginç desenli ahşap kapısını fotoğraflayabiliyorsunuz.
Köylülerin anlattığına göre cami ilk önce çok rüzgarlı bir bölgede yapılmış ve her rüzgarda çatısı çok hasar görmüş. Dedelerimiz baktılar böyle olmayacak, camiyi temeline, ahşabına zarar vermeden şimdi bulunduğu noktaya taşımış. Bir de tam köyün girişinde biz şehirlilere çok sevimli gelen bir bakkal göreceksiniz ki bu bakkal sadece bisküvi, su gibi şeyler satıyor. Görüp görebileceğiniz insan sayısı (bizim tecrübemize istinaden) 5’i geçmeyen bu köyde beş insanın hepsiyle de bu bakkalın önünde karşılaşıyorsunuz.
Macahel’de diğer köyler (El’in 5 parmağı)
Artvin gezilecek yerler arasında Macahel‘in Camili Köyü‘nü ayrı tutsak da, Kayalar, Efeler, Düzenli, Maral ve Uğur köyleri de kendi içlerinde farklılar. Efeler Köyü bir zamanlar Gürcistan kraliçesinin sık sık gelip kaldığı yazlığıymış mesela. Bu köy, bölgenin meşhur şifalı ballarını yapan kraliçe arılarını üreten Tema’nın kurduğu bir çiftliğin de ev sahibi aynı zamanda. Ziyaret ettiğinizde arılar hakkında şaşırtıcı bir çok şey öğreniyor, eşek arısıyla bal arısını karıştırmadan tanıyabiliyor ve dilerseniz bir kaşığa bin şifa balından alabiliyorsunuz. Düzenli Köyü son zamanlarda ev dekorasyonlarında trend olan kütükleri yapan marangozların köyüymüş. Buraya da bir uğrayın diyoruz.
Ama Maral köyü bu 5 köy içinde doğaseverler tarafından en çok ziyaret edileni, çünkü muhteşem bir şelalesi var.
Maral Şelalesi
Aracınızı park ettikten sonra 10-15 dakika yürüyerek ulaşabileceğiniz Maral Şelalesi 65 metre yüksekten akıyor. Sadece suyun coşkusu değil, etrafında sesini dinleyen Ladin, Köknar, Kestaneler de yeşilliğiyle iç açıyor. Dilerseniz içine girip suyla dans edebileceğiniz bir göleti de var. Buz gibi suyla bir titrer, bin dinçleşirim diyorsanız yanınıza mayonuzu da alın.
Macahel’e nasıl gidilir?
Borçka Karagöl’den sonra ilerleyen bir rotanız varsa Camili Köyü‘ne kadar olan 20 kilometrelik asfalt yolu 1,5-2 saatte gidiyorsunuz. Camili’den sonra yollar toprak, aracınıza güveniyorsanız gidin diyoruz. Araçsız çıkacaksanız Borçka’dan minibüslere de binebiliyorsunuz.
Kafkasör Yaylası
Artvin’de şimdi sahne en güzel Karadeniz yaylalarından Kafkasör’de. Dört kişilik çekirdek ailemizin her bireyine ayrı ayrı hissiyatlar vakıf olsa da hepimiz sevdik bu yaylayı. Oğlan top oynarken terletmeyen koca bir futbol sahası; kız, karşısında kitap okutan ve alim yapan eşsiz bir manzara; koca zihni mekaniklikten kurtaran mis kokulu bir doğa, ben ise bir hikaye cenneti bir vaha algıladım.
Deliklikaya Şelalesi
Deliklikaya Şelalesi hem yerli hem de yabancı turizmin yeni yeni tanıştığı farklı atmosferlerden. Yıllarca köylülerden başka bileni olmamış. Bunun en büyük sebebi de doğru düzgün bir yolunun olmamasıymış. Şimdi var mı? diye soracak olursanız, toz toprak içinde gidilecek dar bir patikaya yol deniliyorsa işte öyle bir şey var. Lakin yol yörüngesinde ne bir tabela, ne de farklı bir yer görmenin heyecanını depleştirecek bir emare var. Aracınızda navigasyon varsa (ki bizim gittiğimiz dönemde yanlış işaretlendiği için farklı bir yöne götürdü) ya da yol üstünde birkaç köylüye rastlarsanız şanslısınız.
Atatepe
Dünyanın en büyük Atatürk heykelini de Artvin’de göreceksiniz. Çünkü şehrin insanı aydınlık, baktığı yerde de bir aydınlık görmek istiyor. Bu yüzden 22 metre yüksekliğinde bir Dumlupınar duruşu kondurmuş şehrin merkezine yakın bir yere. Heykelin yapımına Mayıs 2011’de başlanıp Mayıs 2012’de tamamlanmış. Yapımında tam 100 kişi çalışmış ve Gürcü heykeltraşların da emeği geçmiş. Yanında minicik kalıyorsunuz ve kadraja sığdırmakta zorlanıyorsunuz. Ama ne yalan söyleyelim heykel de olsa çok güzel bakıyor, gururlanıyorsunuz.
Hatila Vadisi Milli Parkı ve Cam Teras
Bizce bütün Artvin milli parka dönüştürülecek kadar güzel ve hep böyle kalsa keşke dedirtecek kadar özel. 1994 yılında Milli Park ilan edilen Hatila Vadisi’ni içindeki dereleri, yürüyüş parkurları ve enfes tabiatıyla tanımak isterseniz önce üzerindeki cam terasa çıkarak kuşbakışı izleyin. Bulunduğu yerin adının Sıkıldım Kayası olduğunu öğrenince ‘Dur çok sıkıldım biraz balkona çıkıp açılayım’ espirilerini döndürüp durun bizim gibi. 490 metre rakımlı ve vadi zemininden 220 metre yükseklikteki bu cam teras 50 metrekarelik bir balkon gibi gerçekten de. Üzerindeyken ya cam çatlarsa sendromu yaşasanız da yere değil de karşıya bakarsanız mesele kalmıyor. Merkeze uzaklığı ise 12 kilometre sürüyor.